DÜZENSİZ ZARFLAR
Written by İngilizce Öğretmeni
DÜZENSİZ ZARFLAR - IRREGULAR ADVERBS
a) "Good" bir sıfattır ve zarf biçimi "well" dir.
- Well, birinin "sağlığı iyi' anlamında kullanılıyorsa bir sıfattır. "How are you?" sorusuna "I'm very good." biçiminde yanıt veremeyiz. Çünkü bu yanıt, "Ben çok iyi biriyim." anlamına gelir. Oysa "How....... ?" sorusu, insanlara ilişkin sorulduğunda, kişinin sağlığı hakkında bilgi ister.
|
How are you today? |
Bugün nasılsın |
|
I'm very well, thanks. |
Çok iyiyim Teşekkürler |
- Eğer bir insanın nasıl biri olduğunu sormak istersek "What is he like?" sorusunu sorarız ve bu soruya yanıt verirken good sözcüğünü kullanabiliriz
|
What is your new boss like? |
Yeni patronun nasıl biri? |
|
I think he is a good person |
Sanırım O iyi bir kişi |
|
What is your father like? |
Baban nasıl biri |
|
He is a good father. |
O iyi bir babadır |
- Bir nesnenin nasıl olduğunu sorarken "How is it?" ya da "What is it like?" sorularını kullanabiliriz. Ancak bu sorulara yanıt verirken "iyi" demek istiyorsak good sözünü kullanmalıyız. (Well, sadece canlıların sağlık durumunu ifade ederken sıfat olarak kullanılır.)
|
What is your new job like?/ How is your new job? |
Yeni işin ne gibi / Yeni işin nasıl? |
|
I'm not sure yet, but I think it is good. |
Henüz emin değilim ama sanırım iyi. |
|
How is your new house? |
Yeni eviniz nasıl? |
|
Oh, it is very good. |
Ooo çok güzel. |
- Well, past participle ile çok sık kullanılan bir zarftır: well-known (tanınmış), well-organized /iyi organizeo lmuş), well-dressed(iyi giyimli), well-educated,(iyi eğitimli)
|
Everybody at the party last night was very well-dressed. |
Dün gece parti de herkes iyi giyinmişti. |
|
Haven't you heard of him? He is quite a well-known author |
Onu duymamış mıydın?O oldukça tanınmış bir yazar |
.
b) Fast, hard, late ve early, sıfat ve zarf biçimi aynı olan sözcüklerdir
|
He runs fast |
O hızlı koşar |
|
He works hard |
O çok çalışır |
|
The train came early |
Tren erken geldi |
|
I arrived home late |
Eve geç vardım |
*Geç" anlamındaki late ile lately birbirinden farklı sözcüklerdir. Lately, recently ile aynı anlamdadır ve "son zamanlarda, son günlerde" demektir
|
Have you been to the cinema lately/recently? |
Son zamanlarda hiç sinamaya gittin mi? |
|
I haven't done any shopping lately/recently. |
Son günlerde hiç alışveriş yapmadım. |
- Hard, "çok, yoğun" anlamındaysa sıfat ve zarf biçimi aynıdır. Hard sıfat olarak "zor" anlamında da kullanılır.
|
The exam was very hard. (=very difficult) |
Bu sınav çok zor |
|
This is hard work. I can't do it. (sıfat.) |
Bu zor iş . Yapamıyorum |
|
Although I worked hard, I couldn't finish the task, (zarf.) |
Ben çok çalıştım ama görevi bitiremedim |
c) Hardly, "yoğun" anlamındaki "hard" in zarf biçimi değildir. Başka bir anlama sahip bir zarftır.
- Hardly'nin bir anlamı "hemen hemen hiç, neredeyse hiç" demektir. Olumlu cümle yapısıyla kullanılır. Ancak anlamı olumsuzdur (hardy almost not)
|
I can't tell you much about her, because I hardly know her. |
Onun hakkında çok fazla bişi söyleyemem çünkü neredeyse hiç denecek kadar az tanıyorum |
|
l didn't feel very well yesterday, so I hardly studied |
Dün çok iyi hissetmedim ondan çor neredeyse hiç ders çalışmadım |
.
- Hardly = only with great difficulty Hardly'nin bir anlamı da "güçlükle" demektir. Bu anlamda hardly, can ve could ile çok sık kullanılır.
|
Her voice is very soft. I can hardly hear her |
Onun sesi çok az. Onu güçlükle duyabiliyorum |
|
I had a terrible headache yesterday. I could hardly listen to the lesson |
Dün korkunç bir baş ağrım vardı. Güçlükle dersi dinledim. |
- Hardly ever = almost never Hardly ever, sıklık bildiren bir zarf olarak "hemen hemen hiç, çok seyrek' anlamında kullanılır.
|
He doesn't like reading. He hardly ever/almost never reads a book. |
O kitap okumayı sevmez . Hemen hemen hiç kitap okumaz |
|
l can hardly ever/almost never watch TV these days. |
Bugünlerde neredeyse hiç televizyon izleyemiyorum |
- Hardly any = almost no, very little Hardly any, miktar belirtirken kullanılır. Bu anlamda hardly, cümle içinde iki yerde kullanılabilir
|
I hardly have any money. /I have hardly any money (/ have almost no money) |
Neredeyse hiç param yok,/Çok az param var.) |
|
She feels lonely. She hardly has any friends./She has hardly any friends |
O yanlız hissediyor.Hemen hemen hiç arkadaşı yok |
- "Hardly" yi anyone, anything, anywhere gibi sözcüklerle de kullanabiliriz.
|
I hardly bought anything. /I bought hardly anything. |
Neredeyse hiç bir şey satın almadım |
|
I hardly knew anyone at the party./I knew hardly anyone at the party. |
Parti de neredeyse kimseyi tanımıyordum |
|
I can hardly go anywhere these days./I can go hardly anywhere these days |
Bu günlerde neredeyse hiçbiryere gidemiyorum |