MIŞLI GEÇMİŞ ZAMAN :PAST PERFECT TENSE
- (Mış'lı Geçmiş Zaman (mıştım)
- Okunma Sayısı: 27839
PAST PERFECT TENSE ‘’MIŞLI GEÇMİŞ ZAMAN’’
Past Perfect Tense Türkçe'de "miş"li geçmiş Zamanın karşılığı olarak kullanılabilir. Geçmişte olan iki olaydan, daha önce olanını ifade ederken bu tense'i kullanırız. Bir işin geçmişte bir tarihten daha önce yapılmış olduğunu ingilizce olarak anlatmak istersek past perfect tense cümle kurmamız gerekir.’’ Cümle kuruluşlarında olumluysa had yada olumsuzsa hadn’t takısı alır her tür cümlede fiili V3 yada ‘’ed’’ takısı almış haliyle kullanırız.Past tense deki düzenli fiiller için geçerli kurallar bu tense de de geçerlidir yani fiilin son harflerine göre ‘’ed’’ takısı ‘’ied,d,ed’’ olabilir Past tense ile karıştırılmamalıdır.Örneğin , past tense ile bir cümle kurarken çalıştım derken bu tense’de çalışmıştım deriz Cümleler bazen ‘’mamıştı,mıştım’’ yerine ‘’masaydım ,’’seydim ’’ olarak da çevirilebilir örneğin çalmasaydım gitmeseydim ,’’
A) OLUMLU CÜMLE KURULUŞU : AFFIRMATIVE SENTENCES
I |
Had or ‘d |
Verb v3 or ed,ied,d |
Object |
Time |
You |
Had or ‘d |
Verb v3 or ed,ied,d |
Object |
Time |
We |
Had or ‘d |
Verb v3 or ed,ied,d |
Object |
Time |
They |
Had or ‘d |
Verb v3 or ed,ied,d |
Object |
Time |
He |
Had or ‘d |
Verb v3 or ed,ied,d |
Object |
Time |
She |
Had or ‘d |
Verb v3 or ed,ied,d |
Object |
Time |
It |
Had or ‘d |
Verb v3 or ed,ied,d |
Object |
Time |
ÖRNEKLER
I had finished my work. |
İşimi bitirmiştim. |
|
I had already seen this film |
Bu filmi zaten görmüştüm |
|
The baby had cried till the morning. |
Bebek sabaha kadar ağlamıştı. |
|
My mother had married before I borned. |
Annem ben doğmadan önce evlenmiş |
|
I had read that book before. |
Bu itabu daha önce okumuştum |
|
I had gone before you came. |
Sen gelmeden ben gitmiştim |
|
My father had given me money before my holiday |
Tatilden önce babam bana para vermişti |
|
I had been to the U.S. once before. |
Daha önce bir kez amerika’da bulunmuştum |
B) OLUMSUZ CÜMLE KURULUŞU : NEGATIVE SENTENCES
I |
Had not or hadn’t |
Verb v3 or + ed,ied,d |
Object |
Time |
You |
Had not or hadn’t |
Verb v3 or + ed,ied,d |
Object |
Time |
We |
Had not or hadn’t |
Verb v3 or + ed,ied,d |
Object |
Time |
They |
Had not or hadn’t |
Verb v3 or + ed,ied,d |
Object |
Time |
He |
Had not or hadn’t |
Verb v3 or + ed,ied,d |
Object |
Time |
She |
Had not or hadn’t |
Verb v3 or + ed,ied,d |
Object |
Time |
It |
Had not or hadn’t |
Verb v3 or + ed,ied,d |
Object |
Time |
ÖRNEKLER
I had not studied English before ı moved to New York. |
New york’a taşınmadan önce ingilizce çalışmamıştım. |
|
Rachel hadn't lost hope, and in the end she found her baby. |
Rachel umudunu yitirmemişti ve sonunda bebeğini buldu |
|
Christian had never been to an opera before last night. |
Christian dün geceden önce hiç operaya gelmemişti/bulunmamışdı |
|
I was in shock because i had never thought about that before. |
Şok içerisindeydim çünkü hiç böyle birşey hakkında düşünmemiştim |
|
We hadn't prepared at all before we took that test. |
Bu testi olmadan önce herşeyi hazırlamamıştık |
|
Samantha hadn’t had time to explain her side of the story. |
Samanta’nın kendi tarafından hikayeyi açıklayacak vakti olmamıştı |
|
Jennifer hadn’t spoken to you about you |
Jennifer senin hakkında konuşmamıştı |
|
They had never eaten a Indian meal |
Daha önce hiç hindistan yemeği yememişlerdi. |
C) SORU CÜMLESİ KURULUŞ : INTERROGATIVE SENTENCES
Had or negative hadn't |
I |
Verb v3 or ''ed,ied,d'' |
Object |
Time |
Had or negative hadn't |
You |
Verb v3 or ''ed,ied,d'' |
Object |
Time |
Had or negative hadn't |
We |
Verb v3 or ''ed,ied,d'' |
Object |
Time |
Had or negative hadn't |
They |
Verb v3 or ''ed,ied,d'' |
Object |
Time |
Had or negative hadn't |
He |
Verb v3 or ''ed,ied,d'' |
Object |
Time |
Had or negative hadn't |
She |
Verb v3 or ''ed,ied,d'' |
Object |
Time |
Had or negative hadn't |
It |
Verb v3 or ''ed,ied,d'' |
Object |
Time |
ÖRNEKLER
Had Susan ever studied Thai before she moved to Thailand? |
Suzan Tayland’a taşınmadan önce hiç Tayca çalışmış mıydı? |
|
What had they said that made him so angry? |
Onlar ne demişlerdi de onu bu kadar sinirlendirdi? |
|
Had you ever seen your wife before you married? |
Evlenmeden önce hiç eşini görmüş müydün? |
|
Had the film started before we reached cinema. |
Sinamaya vardığımızda film başlamış mıydı? |
|
Hadn’t you seen me when i visited your mother |
Anneni ziyarete geldiğimde beni görmemiş miydin? |
|
Had Adam ever spoken to the press before he was fired? |
Adam kovulmadan önce basına hiç honuşmuş muydu? |
|
Had you finished your homework ? |
Ödevini bitirmiş miydin? |
|
Had you liked me when we first meet? |
İlk görüştüğümüz de beni beğenmiş miydin? |
GENELDE KULLANILDIĞI YERLER
a) When,before,after,by the time, gibi zaman bağlaçlarında çok kullanılır 2 farklı zaman arasındaki olayları anlatırken
He had lost himself after he lost her wife |
Eşini kaybettikden sonra kendini kaybetmişti |
|
By the Time he married, he had written 6 books. |
Evleninceye kadar 6 kitap yazmıştı |
|
They had lived in Italy for twelve years before they moved to England. |
Ingiltereye taşınmadan önce 12 yıl Italya’da yaşamışlardı |
|
I had seen Martin before he get lost |
Kaybolmadan önce Martin’i görmüştüm |
|
The flowers hadn't bloomed when my son borned. |
Oğlum doğduğunda çiçekler açmamıştı. |
b) If, I wish, if only, would rather, as if gibi dilek ,temenni, pişmanlık duyulan cümlelerde kullanılabilir
I wish I hadn't sold that car. |
Keşke o arabayi satmasaydım |
|
I wish i hadn't stolen the money. |
Keşke parayı çalmasaydım |
|
You've broken the vase. If only you'd been more careful! |
Vazoyu kırdın. Keşke daha dikkatli olsaydın |
|
If the police hadn’t arrived on time, I don’t know what I would have done. |
Polis Zamanında gelmeseydi ne yapardım bilmiyorum |
|
I’d rather you hadn’t done that. |
Onu yapmasaydın daha iyi olurdu |
c) Dolaylı anlatımlarda kullanılabilir yani başkası adına konuşmakta.
She said she had bought a car |
Yeni bir araba aldığını demişti |
|
She said she had taken English lessons before |
Daha önce ingilizce dersi aldığını söylemişti |
|
Helen said that she had broken his heart |
Helen onun kalbini kırdığını söyledi |
|
Julie said, "I'm sorry. I hadn't expected to see you. |
Julie afedersin, seni görmeyi beklemediğini söyledi |
d) Geçmişte olan bir olayı anlatırken daha önce olmuş olanı belirtmek için kullanılabilir.
She explained that she had made an important discovery. |
Önemli bir buluş yaptığını açıkladı |
|
I realized that my money had been stolen. |
Paramın çalındığını farkettim |
|
I understood that he had eaten nothing for a day. |
Bütün gün hiçbir şey yemediğini anladım. |