THE ORDER OF ADJECTIVES : SIFATLARIN DİZİLİŞİ
Written by İngilizce Öğretmeni
THE ORDER OF ADJECTIVES : SIFATLARIN DİZİLİŞİ
A) Bazen bir ismi birden fazla sıfatla tanımlayabiliriz. Bu durumda sıfatlan belli bir düzene göre sıralamamız gerekir. Bu konuda çeşitli kullanımlar bulunmasına rağmen,dilde yerleşmiş biçimiyle en yaygın kullanılan dizim şöyledir:
- SİZE (boyut) = big, large, small, tall, short, long , = (büyük,geniş,küçük,uzun,kısa,uzun)
There is a big tree |
Orda büyük bir ağaç var |
|
This is an small artichoke |
Bu küçük bir enginar |
- Age (yaş) young, old, = (genç ,yaşlı)
Ece is very young a girl |
Ece çok genç bir kız |
|
Ahmet is old a man |
Ahmet yaşlı bir adam |
- Shape(Şekil) round, square, fat, slim = (yuvarlak,kare,şişman,ince)
It is a small round table |
O küçük yuvarlak bir masadır |
|
Eric Cartman is fat a boy |
Eric Cartman şişman bir çocukdur |
- Colour (renk) white, black, green,red,yellow,pink = (beyaz,siyah,yeşil,kırmızı,sarı,pembe)
I made a red kite |
Kırmızı bir uçurtma yaptım |
|
I saw alotof blue car on the autobahn yesterday |
Dün otobanda bir sürü mavi araba gördüm |
- Material (malzeme) plastic, cotton, wooden, woollen = plastik , pamuklu, ahşap ,yünlü
She shivered in her light cotton nightgown and curled up into a ball. |
O hafif pamuklu geceliği içinde titredi ve top halinde kıvrıldı |
|
I buyed a new woollen sweater |
Yünlü bir kazak satın aldım |
- Origin (Köken Milliyet) Turkish,Russian,French,American,English Türk,Rus,Fransız,Amerikan,İngiliz
Barack Obama is an american |
Barak Obama bir amerikalıdır |
|
Adriana Lima is Brazilian a model |
Adriana Lima Brezilya’lı bir modeldir |
B) Eğer bu sıfatların dışında, beautiful, nice, lovely, fine gibi duygularımızı ifade eden sıfatlar varsa, bunlar sıralamanın en başında yer alır.
a lovely small wooden house |
Sevimli bir küçük ahşap ev |
|
a nice old Turkish song |
Güzel eski bir Türkçe şarkı |
|
an intelligent young Russian scientist |
Akıllı genç bir Rus bilim adamı |
|
a clever little boy |
Zeki bir küçük çocuk |
C) Pretty, bir başka sıfatın önünde yer alıyorsa ve aralarında virgül yoksa, "çok, oldukça"(quite, very) anlamına gelir.
Their daughter is a pretty tall girl, |
Onların kızı çok hoş uzun bir kız |
- Eğer pretty "hoş,güzel' anlamındaysa iki sıfat arasında virgül kullanılır.
My daughter is a pretty, tall girl |
Kızım güzel,uzun bir kız |
D) Sıfatların bu dizimi, bir sıfat tamlaması içerisinde önemlidir. Eğer sıfatları, tanımladıkları isimden sonra kullanıyorsak, bu sıra o kadar önemli değildir ve iki sıfat arasında "and" kullanmak gerekir
New york is big and noisy. |
Newyork büyük ve gürültülüdür |
|
New york is big, noisy and crowded |
Newyork büyük,gürültülü ve kalabalıktır |
|
He is tall and thin. |
O uzun ve zayıftır |
|
Adam’s son is clever and obedient. |
Adam’ın oğlu zeki ve sadıktır |
E) Eğer bu sıfatlar, aynı nesnenin birbiriyle çelişen yönlerini tanımlıyorlarsa, arada "but" kullanmamız gerekir.
istanbul is nice but polluted. |
İstanbul güzeldir ama kirlidir |
|
Mehmet is clever but disobedient. |
Mehmet zekidir ama yumuşak başlı değildir |
|
Merve is very pretty but a little short. |
Merve çok güzel ama biraz kısadır |
PRESENT AND PAST PARTICIPLES AS ADJECTIVES
Present(v1) ve past participle( v2), bir fiil kökünden türeyip cümle içinde sıfat görevinde bulunan sözcüklerdir: running water (akan su) , an exciting story( heycanlı bir hikaye), stolen money (çalınmış para), baked potato (fırınlanmış patates)
- Present participle V1 fiiller, fiil köküne "-Ing" takısının eklenmesiyle oluşturulur: developing countries (gelişen ülkeler), an increasing demand (artan talep), a tiring job(yorucu bir iş), a moving car(Haraket eden bir araba)
- Past participle, düzenli fiillere "-ed" eklenerek, düzensiz fiillerin ise üçüncü halini kullanarak elde edilir: a damaged car (hasarlı araba), excited children(heyecanlı çocuk), grilled chops(ızgaralanmış pirzola), an unseen hand( görünmeyen el) , a half-eaten apple( yarısı yenmiş elma), the recently found solution (son zamanlarda bulunan çözüm)
a) Bir ismin "-ing" li bir sıfatla mı yoksa "-ed" li bir sıfatla mı tanımlanacağı öncelikle o ismin etkileyen (active) ya da etkilenen (passive) taraf olmasına bağlıdır. Eğer tanımladığımız isim, o eylemin olmasına neden oluyorsa yani etkiliyorsa, o ismi "-ing" li bir sıfatla tanımlayabiliriz. Eğer tanımladığımız isim o eylemden etkileniyorsa, onu "-ed"li bir sıfatla tanımlayabiliriz..
His job is boring. (His job bores him.) |
Onun işi sıkıcıdır (Onun işi onu sıkıyor ) |
|
He is bored with his job |
O işinden sıkıldı |
|
She finds science fiction films interesting |
O bilimkurgu filmlerini ilginç bulur |
|
The explanation confused her.(The explanation was confusing.) |
Açıklama onu şaşırttı ( Açıklama şaşırtıcıydı) |
|
She was confused by the explanation. |
O açıklama yüzünden şaşkındı |
|
She is interested in science fiction films |
O bilim kurgu filmlerine ilgilidir |
FİİL |
Present Participle |
Past Participle |
ANLAMLARI SIRASIYLA |
admire |
admiring |
admired |
Hayran olma- Hayran verici - hayran |
amaze |
amazing |
amazed |
Şaşırtmak şaşırtıcı - şaşırmış |
amuse |
amusing |
amused |
Eğlendirmek / eğlenceli / Eğlenerek |
annoy |
annoying |
annoyed |
Kızdırmak / sinirlendirici / Sinirlenmiş |
astonish |
astonishing |
astonished |
Afallamak / hayret verici / Afallamış |
bewilder |
bewildering |
bewildered |
Sersemletmek / sersemletici / sersemlemiş |
bore |
boring |
bored |
Sıkmak / Sıkıcı / Sıkılmış |
charm |
charming |
charmed |
Büyülemek / Büyüleyici / Büyülenmiş |
confuse |
confusing |
confused |
Şaşırtmak / Şaşırtıcı / Şaşkın |
depress |
depressing |
depressed |
Moralini bozmak , hüzünlü / Bunalımlı |
disappoint |
disappoin ting |
disappointed |
Hayal kırıklığına uğratmak / hayal kırıklığına uğratıcı / Hayal kırıklığına uğramış |
discourage |
discouraging |
discouraged |
Hevesini kırmak – Heves kırıcı – Hevesi kırılmış |
disgust |
disgusting |
disgusted |
İğrenmek – İğrenç – İğrenmiş |
embarrass |
embarrassing |
embarrassed |
Utandırmak – utandırıcı – Utanmış |
encourage |
encouraging |
encouraged |
Cesaretlendirmek – Cesaret verici -Cesaretlenmiş |
excite |
exciting |
excited |
Heyecan vermek – Heyecan verici – Heycanlanmış |
exhaust |
exhausting |
exhausted |
Yorulmak- yorucu- yorgun |
fascinate |
fascinating |
fascinated |
Büyülemek – Büyüleyici – Büyülenmiş |
frighten |
frightening |
frightened |
Korkutmak – Korkutucu – Korkmuş |
frustrate |
frustrating |
frustrated |
Yıldırmak – Yıldırıcı – Yılmış |
horrify |
horrifying |
horrified |
Dehşete düşürmek – Dehşet verici – Dehşete kapılmış |
interest |
interesting |
interested |
İlgilenmek – ilginç-ilgili (meraklıda olur ) |
irritate |
irritating |
irritated |
Rahatsız olmak – Rahatsız edici – Rahatsız olmuş |
please |
pleasing |
pleased |
Hoşlanmak – Hoş - Hoşnut |
satisfy |
satisfying |
satisfied |
Memnun etmek - Tatmin edici-Memnun |
shock |
shocking |
shocked |
Şok etmek – Şok edici – sarsılmış |
startle |
startling |
startled |
Ürkmek – Ürkütücü – Ürkmüş |
stimulate |
stimulating |
stimulated |
Uyarmak – Uyarıcı - Uyarılmış |
surprise |
surprising |
surprised |
Sürpriz yapmak – Şaşırtıcı – Şaşırtıcı |
tire |
tiring |
tired |
Yorulmak – Yorucu – Yorgun |
worry |
worrying |
worried |
Endişelenmek – Endişe Verici - Endişelenmiş |
b) Bir ismin, "-Ing" li ya da "-ed" li bir sıfatla tanımlanması eylemin, devam etmekte olan bir eylem mi yoksa tamamlanmış bir eylem mi olduğuna da bağlıdır
Turkey is among the developing countries, ('develop" eylemi devam ediyor.) |
Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasındadır. |
|
The U.S.A., England and Germany are among the developed countries. |
ABD, İngiltere ve Almanya gelişmiş ülkeler arasındadır |
|
l need some boiled water to make coffee. |
Kahve yapmak için kaynamış suya ihtiyacım var |
|
You should put macaroni into boiling water. |
Makarnayı kaynayan (kaynamakta olan) suya atmalısın |
|
You should rinse the dishes thoroughly in running water |
Tabakları akan suyun içinde durulamalısınız |
|
The plumber will come tomorrow to repair the leaking pipe. He will also repair the dripping tap in the kitchen, |
Yarın sızdıran boruyu tamir etmek için tamirci gelecek.Ayrıca mutfaktaki damlatan musluğu da tamir edecek |
|
My boyfriend played for the winning team |
Erkek arkadaşım kazanan takım için oynadı |
c) "-Ing" li ve "-ed" li sıfatların en yaygın kullanımı active-passive noktasında yoğunlaşır.
The hurricane damaged a large area. Because of the damaging hurricane, a lot of people are homeless now. |
Kasırga büyük bir alana hasar verdi. Hasar verici kasırganın yüzünen bir sürü insan şuan evsiz |
|
Many people will have to live in tents until the damaged houses are repaired. |
Bir çok insan hasar gören evleri onarılana kadar çadırlarda yaşamak zorunda kalacak |
|
They stole a large sum of money from the bank last week, and the stolen money hasn't been found yet. |
Onlar geçen hafta bankadan büyük bir mevla para çaldılar, çalıntı para henüz bulunamamıştır. |
|
Bige broke her leg in the accident, and the broken leg is in plaster now. |
Bige bacağını kaza da kırdı ve kırık bacak şuan alcı içinde. |
|
Last night, the storm blew down several trees, and the road is now blocked by the fallen trees |
Dün gece fırtına bir kaç ağacı devirdi ve şuan yol yıkılmış ağaçlardan dolayı kapalı |
|
I very much like to watch the falling snowuakes |
Ben düşen kar tanelerini izlemeyi çok severim |
|
Nobody must eat decayed apples |
Hiç kimse çürümüş elmaları yememelidir |